Carl Johan Vallgren / Bir Garip Aşk Öyküsü
Künye
📚 Özgün Adı: Den Vidunderliga Karlekens Historia
📚 Çevirmen: Ali Arda
📚 Yayınevi: Metis Yayınları
📚 312 sayfa
Konu:
On dokuzuncu yüzyılın başlarında, filozof Kant’ın da doğum yeri olan Königsberg’deki bir genelevde bir hilkat garibesi doğar. Doğarken annesinin ölümüne sebep olan bu canavarımsı yaratık sağır, dilsiz ve ürkütücü bir şekilsizliktedir. Ne var ki çok gizli bir yeteneğe de sahiptir: İnsanların zihnini okur, kalplerinin en derininde olup biteni bilir. Herkül adı verilen bu bebeğe hayatın bahşettiği en büyük armağan, onunla aynı gün genelevde dünyaya gelen güzeller güzeli Henriette Vogel ile birbirlerine duydukları kopmaz aşktır.
Ama içinde yaşadıkları dünya –tahmin edebileceğiniz gibi– böyle bir aşkı kaldıramaz, âşıklar birbirlerinden uzağa savrulurlar. Yeteneği başına bela olan, çetin düşmanlar edinen Herkül, on dokuzuncu yüzyıl boyunca aşkının peşinde Avrupa’yı bir ucundan diğerine dolaşır. Tımarhaneler, ucube sirkleri ve manastırların içinden geçerken, dönemin yüksek kurumlarındaki mühim şahısların içyüzüne tanık olur, dehşete kapılır: Gözlerimizin önündeki, kan, hırs ve toplumsal baskıyla, çürüme ve kutsalın kötüye kullanılmasıyla dolu bir tarihtir. İnsan olmanın anlamını sorgularız kahramanımızla birlikte, ama her şey bir yana, garip de olsa sarsılmaz bir aşk öyküsü.
Yorum:
Kitabın teması aşk olsa da aslında bize o dönem toplumunun kendi içinde kayboluşunu anlatıyor diyebilirim. Toplumu, insanları, aşkı bir çok yönden ele almış yazar. Öyle ki baş karakterin (Herkül Barfus) yaşadıkları sizi üzerken bir kaç sayfa sonra baş kahramana kızabiliyorsunuz. Yine Barfus'un Henriette'e duyduğu aşkı bir bölümde saf bulurken, bir anda saplantılıymış gibi gelebiliyor. Bu bakımdan bir oturuşta okunup anlanacak tarzda bir kitap olmadığını söylemeliyim. Yanı sıra sosyolojik, psikolojik ve felsefik yönden çok değerli bir eser bence. Eşitsizlik, adaletsizlik, yozlaşmışlık kitabın içinde öyle güzel işlenmiş ki her sayfada bambaşka gerçeklerle yüzleştiriyor sizi. Ayrıca yazarın hayal gücü çok güçlü. Anlatımı da oldukça sürükleyici ve etkileyici. Çevirinin kaliteli olması da kitabı daha anlaşılır kılıyor. Baştan sona sıkılmadan okunabilen bir kitap. Kitabın çok fazla duyulmamış ve bilinmiyor olması beni üzdü çünkü hem içerdiği mesajlar ve sorgulamalar hem de edebi yönü nedeniyle mutlaka okuması gereken kitaplardan biri.
Yazar Hakkında
1964'te İsveç'in Linköping kentinde doğdu. Barmenlik ve orman işçiliği de yapan yazarın ilk kitabı Nomaderna 1987'de yayımlandı. Söz ve müziği çoğunlukla kendisine ait şarkıları içeren beş albümle müzik alanında da adını duyuran Vallgren, Malmö, Madrid, Kopenhag ve Berlin'de yaşadıktan sonra Stockholm'e yerleşti.Bir Garip Aşk Öyküsü (Metis, 2006) adlı romanı yayımlandığı 2002 yılında August Strindberg adına verilen İsveç'in en önemli edebiyat ödülü August'u kazandı. Kitapları İsveç'te başka edebiyat ödülleri almanın yanı sıra Almanca, Flemenkçe, Fransızca, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Japonca ve Rusça dahil çeşitli dillere çevrildi. 2003 ve 2006 yıllarında iki ayrı filmde aktörlük yaptı.
📚 25. İstanbul Kitap Fuarı'na katıldı.
📚 Denizadamı yazarın Türkçe'ye çevrilmiş diğer kitabıdır.
Alıntılar
''İnsan bir hayat yaşadığını sanır,diye içinden bir sesin tısladığını duydu, ama hayat bizim içimizde yaşar.Ve biz onu tükettiğimizde, bizsiz devam eder.''
''Sözcükler, düşünceleri doğururken ölürler.''
''Korkulması gereken çarpık bir beden değil, çarpık bir ruh...''
''Seni hiç unutmadım Herkül. Nasıl unutabilirdim?
Bu nefes almayı unutmak gibi bir şey olurdu.''
''Okuduğu şairlerden, tedavisi en uzun süren şeyin yıldırım aşkı olduğunu biliyordu.
Böyle bir aşkın acısını dindirecek tek şey vardı:
Daha fazla sevmek.''