15 Eylül 2016 Perşembe

Ne Okudum Ne İzledim ? | Uzun Hikaye


MUSTAFA KUTLU / UZUN HİKAYE

KÜNYE 

İlk Basım Tarihi: Şubat 2000
Yayınevi: Dergah Yayınları 
Sayfa Sayısı: 114 sayfa 
GoodReads Puanı: 4.16 / 5

KONU

Ali hayatı boyunca dürüstlükten yana olmuş, kendi halinde bir adamdır. Bir gün Münire isimli bir kıza aşık olur, onu sever ancak abileri Münire'yi Ali'ye vermezler. Ali ve Münire bir trene atladıkları gibi kaçarlar. O dakikadan itibaren Ali ve Münire'nin hayatı tren vagonlarında ordan oraya savrularak geçmektedir. Oğulları Mustafa 6 yaşına geldiğinde kaderlerinin savurduğu kasabaların birinin tren istasyonundaki harabe haldeki vagonu eve dönüştürüp içinde yaşamaya başlarlar. Ali elinden geldiğince Münire'yi ve Mustafa'yı memnun etmeye çalışır. Lakin kötü şans Ali'nin yakasını bırakmaz ve Münire'yi kaybeder. Oğluyla birlikte tren yolculuklarına devam eder. Kitap Mustafa'nın gözünden bu serüveni bize sunuyor.



YORUM

Mustafa Kutlu'yu ne zamandır okumak istiyordum. Özellikle canım Gökçeciğimin (Gökçe Karagöz) Mustafa Kutlu hayranlığı merakımı daha çok artırıyordu. Bu sebeple en bilindik eseriyle başlamak istedim. Uzun Hikaye'nin filmine birkaç kere televizyonda denk gelmiştim ama nedense pek dikkatimi çekmedi. Bu aralar kısa kitaplar okuyabildiğim için de hemen edinip okuyayım dedim. Kitaba başlarken konusuyla ilgili en ufak bir fikrim yoktu. O yüzden sürekli ne oldu şimdi, e yarısına geldim niye hala bir şey olmadı modunda okudum açıkçası. Ama genel olarak kitabı sevdim. Hatta bende birazcık Sabahattin Ali tadı bıraktı diyebilirim. Mustafa Kutlu'nun kalemini sevdim. Sanırım diğer kitaplarını da edinip okuyacağım. Kitabın beni en sevindiren tarafı da hikayenin Mustafa'nın ağzından yazılmış olmasıydı. Çünkü üçüncü bir göz anlatımından ziyade karakterlerin ağzından okumak daha samimi geliyor bana. Öyle çok aman aman bir kitap değil ama hafif tebessümle okuyabileceğiniz, okuduğunuzda edebi tat da alabileceğiniz nadir kitaplardan. 



FİLM



KÜNYE

Yönetmen: Osman Sınav
Yapımcı: Suat Kapkı, Osman Sınav
Senarist: Yiğit Güralp
Oyuncular: Kenan İmirzalıoğlu, Tuğçe Kazaz, 
Altan Erkekli, Güven Kıraç, Ushan Çakır
Yapım Yılı: 2012
Tür: Dram
Süre: 137 dk 

YORUM 

Film kitabın hemen hemen aynısıydı diyebilirim. Kitabı okurken kafanızda ne yaratıyorsanız filmde hayat bulmuş. Filmde beni rahatsız eden tek şey Tuğçe Kazaz'ın oyunculuğuydu. Kenan ne kadar iyiyse o, o kadar kötüydü. O kadar iyi oyuncu içinde sırıtmıştı. Kenan İmirzalıoğlu ise Ali karakterine tam oturmuş. Karakter için çalışmış belli. Çok güzeldi. Tek düze rollerden sıyrılmış ve güzel bir iş çıkarmış. Sadece oyunculuklar değil mekanlar ve kostümler de filmi tadından yenmez bir hale sokmuş. Bence hem kitaba hem filme göz atmalısınız. Ben uzunca bir süre bu kitabı konuşacağım gibi. 




FİLME İLİŞKİN  NOTLAR

*Osman Sınav, 35 yıl sonra Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Görsel Sanatlar Fakültesi, Sinema-TV bölümünden bu filmle mezun olmuştur.
*Filmin hazırlık aşaması 10 yıl sürmüştür.
*Filmin çekimleri Kütahya, Adapazarı, Ayvalık, Altınoluk ve Cumalıkızık, Bursa'da gerçekleştirilmiştir.



YAZAR HAKKINDA

Mustafa Kutlu (d. 6 Mart 1947Erzincan), Türk yazarHikaye ve denemeleriyle tanınır.
Erzincan'da doğdu. Erzincan Lisesini (1964), Erzurum A.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümünü (1968) bitirdi. Tunceli Lisesinde ve İstanbul'da Vefa Lisesinde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1974'te mesleğinden ayrılarak Dergâh Yayınlarında çalışmaya başladı. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi'nin yayın müdürlüğünü 3. ciltten itibaren üstlendi. (8 cilt, 1976-1998). İlk hikâyeleri Fikir ve Sanatta Hareket dergisinde çıktı (İlk hikâyesi 'O', 1968). 1979-1982 yılları arasında bu derginin yazı işleri müdürlüğünü yürüttü. Ayrıca Adımlar (Erzurum), Hisar, Türk Edebiyatı, Düşünce, Yönelişler'de hikâyeler yayınladı. Dergâh dergisinin genel yayın müdürü oldu (Mart 1990). Kanal 7'de kültür programları hazırladı.

ALINTILAR 

''Dünyada ne insanlar var, yüzü insan, içi odun. Neyse.''

''Hani silah dedin ya, bak bu kalem. Yazan bir elle buluştuğunda şu dünyada ki en büyük silahtır. Hele kalem kelamın dik duran hali olduğundan; daha da çok acıtır.''
"Hele dursun, kitapların da bir kaderi vardır" 

''Ancak hayat dediğin nedir ki? Anlaşılmaz bir sır. Kurduğumuz düzen hep böyle sürüp gidecek sanırız. Birden ip kopar, ışık söner, herşey darmadığın olur…'' 
''Hayat kitapla güzel.''
''Solunan hava, yüzülen su, oturup-kalktığın insan, yürüdüğün yol seni değiştirir.''


23 Temmuz 2016 Cumartesi

Ne Okudum Ne İzledim ? | Outlander Meselesi




DİANA GABALDON / YABANCI

KÜNYE

Özgün Adı: Outlander
İlk Basım Tarihi: 1 Haziran 1991
Çevirmen: Seden Gürel
Yayınevi: Epsilon (Mart 2010)
Sayfa Sayısı: 838 Sayfa
Goodreads Puanı: 4.19/5



KONU

Eski bir savaş hemşiresi Claire Randall savaşın bitmesiyle birlikte (1945 yılında) eşi Frank'le birlikte ikinci balayılarını yapmak üzere İskoçya'ya gelir. Frank'in bu tatil için İskoçya'yı seçme nedenlerinden biri de ailesinin geçmişini araştırmaktır. Bununla birlikte Claire ve Frank İskoçya'nın tarihi yerlerini gezer ve tarihini mercek altına alır. Tüm bu araştırmalar sürecinde bir gün Salisbury Düzlüğü olarak adlandırılan bölgedeki taşlardan oluşan bir çember etrafında druidlerin ayinini izlemeye giderler. Claire botaniğe olan merakının da getirisiyle taşların dibinde gördüğü bir çiçek türünden etkilenir ve onu araştırmaya başlar. Ertesi gün çiçeği koparıp daha detaylı incelemek ister. Ancak taşlardan derin sesler gelmeye başlar. Sesleri daha yakından duymak isteyen Claire bir anda neye uğradığını şaşırır. Bayılmıştır ve uyandığında artık bulunduğu zamanın yaklaşık 200 yıl gerisine atılmıştır. Yıl 1743'tür. Kitapta Claire'in bu yeni zamana, insanlara, kendiyle verdiği savaşa tanık oluyoruz.


YORUM

Sanırım hayatım boyunca sevdiğim şeyleri yorumlarken zorlanacağım. Sadece MU AZ ZAM desem ve geçsem nasıl olur ?! Olmaz, evet. O zaman başlıyorum. Kitabı uzun zamandır instagram sayfalarında denk geliyordum. Çok fazla popüler olmuştu. Genel olarak popüler olan şeylerden kaçınma gibi bir özelliğim olduğundan kitaptan kaçıp durdum. He bir de kitabın seri olması ve hala bitmemiş olması detayı var tabi. Neyse Baldanberi (instagram) kızlarının çok fazla sevmeleri ve sırf kitabın konuşulacağı bir buluşma ayarlamaları üzerine başladım. Dedim ki Damla aç ve oku artık zamanı geldi. Hemen girip yorumlara baktım ve canım Ayşeciğimin (bikahvebikitap ) yorumundan sonra kendime kızarak hemen okumaya başladım. Allah'ım o nasıl akıcı bir dil ? Kitap su gibi aktı derlerdi de inanmazdım. İlk defa bir kitap su gibi aktı. Resmen bir rekora imza atıp e-kitap olarak 926 sayfa olan bir kitabı 2 günde bitirdim. 
(〰Alkışlar alkışlar alkışlar)

Kitabın Claire'in ağzından yazılmış olması beni çok mutlu etti. Özellikle bir karakterin ağzından yazılan kitaplarda o karakterin iç dünyasını tümüyle görebiliyorsunuz. Yani karakter hakkında hüküm vermek kolaylaşıyor bir bakıma. Bu açıdan Claire'i sevmemin en büyük nedeni sanırım  kitabın onun dilinden yazılması. Claire'in kendiyle verdiği savaşı okumak benim biraz içimi bursa da kitabın eğlenceli kısımları da hayli fazlaydı. Özellikle Jamie ve Claire arasındaki atışmalar gerçekten çok ince bir zekayla yazılmıştı. Bu nedenle okurken saçma saçma gülüyordum. Kitabın ilk 100 sayfası zor okunuyor diye bir şey duydum ama bence o dünyaya bir anda girmektense böylesi çok daha güzeldi. Lakin kitabın özellikle yarısından sonra olaylar daha hızlı ilerliyor. Belki bu sebepten başı zor okunuyor denmiştir. Bazı yorumlarda da fazla uzatılmış, sonu da hüsrandı gibi şeyler söylenmiş. Bence kitaba başlarken ne umduğunuzla bağlantılı olarak değişir bu durum. Bence gayet zeki ve etkileyici bir şekilde olaylar birbirine harmanlanmıştı.


Gelelim en çok etkilendiğim şeye; kesinlikle Jamie'nin naifliği ve Claire'e karşı tutumu. Ne olursa olsun verdiği sözleri tutması da ayrı sevilesiydi. 
(〰bundan sonrası tarif edilemez duygular yaşadığımdan yazamayacağım)




Okuduğum en sürekleyici ve dolu dolu tarihi aşk romanıydı. Gerçekten 800 sayfalık bir kitabın bana kendini okutması için çok iyi bir dili olması lazım ki yazar bu konuda çok başarılı. Hatta dayanamayıp ikinci kitaba başladım bile. Ayrıca her Outlander fanı gibi bende şimdiden İskoçya tatil planlarına başladım desem şaşırmazsınız biliyorum. 🙈



  Dizi




KÜNYE

Yapımcı: Ronald D. Moore
Oyuncular: Sam Heughan (Jamie rolünde), Caitriona Balfe (Claire rolünde)
Ülke: ABD
İMBD: 8.5/10
Süre: 62 dk.
Müzik: Bear Mccreary
Kostüm Tasarımı: Terry Dresbach


Dizi kitabın birebir aynısı diyebilirim. Adeta kitabı okurken kafanızda yarattığınız dünya olduğu gibi alınıp dizi yapılmış. Hikayeye bu kadar sadık kalınarak yapılmış tek uyarlama belki de. Diziyle ilgili olarak ilk başladığımda Claire'i oynayan oyuncuyu pek beğenmemiştim ama devam ettikçe gerçekten ne kadar başarılı olduğunu gördüm. Kitaptaki en sönük karakter bile dizide çok başarılı bir şekilde sunulmuştu. Kitabı okumakta kararsızsanız en azından diziye bir göz atın. En azından İskoçya'nın muhteşem doğa manzaralarını izlemiş olursunuz. Manzaraların yanı sıra kıyafetler ve müzikler de hayli özenle hazırlanmış. Bu ikisinin yaratıcılarına da burdan selam olsun ! Ellerinize, emeklerinize sağlık ! 

Dizi müziklerinin yer aldığı bir albüm de çıkartılmış. Edinmek isterseniz Amazon dan bakabilirsiniz.




YAZAR HAKKINDA:

11 Ocak 1952 Arizona doğumlu yazar çocukluğunu ve ilk gençliğini yine Arizona'da geçiriyor. Daha sonra Kuzey Arizona Üniversitesi zooloji bölümünde lisans öğrenimine başlıyor. Yüksek lisansını ise California Üniversitesi'nde deniz biyolojisi üzerine yapıyor. Diana doktorasını ise davranışsal ekoloji alanında yine Kuzey Arizona Üniversitesi'nde tamamlıyor. 

1988 yılında birilerine göstermek veya yayınlamak gibi bir amaç gütmeden sadece yazmanın nasıl olduğunu merak ettiği için yazmaya karar veriyor. Tarihi bir roman yazmak istiyor ve bunun için araştırmalar yapıyor. Aklında bir kurgu olmamasına rağmen Doktor Who'nun bir bölümünden etkilenerek kafasında bir kurgu yaratıyor ve  yazmaya başlıyor. Daha sonra internette kısa bir alıntı yayınlıyor ve zamanla yazma isteği artıyor. İkinci kitabı bittiğinde tam zamanlı yazmak için üniversitedeki işinden istifa ediyor.

Diana  eşi ve 3 yetişkin çocuğuyla hala Arizona'da yaşamakta. 

🔮 Diana Gabaldon'un resmi internet sitesi: http://www.dianagabaldon.com/




DİZİ VE KİTAPLA İLGİLİ NOTLAR & BİLGİLER

⚜ Kitap serisinin finali yapılmamış olup 9. kitabı hala yazılmaktadır.
⚜ Serinin ülkemizde 7, ABD de 8 kitabı çıkmıştır. 
⚜ Seri ülkemizde; 
1) Yabancı
2) Kehribardaki Yusufçuk 
3) Yolcu 
4) Güz Davulları #1
    Güz Davulları #2
5) Ateşin Çağrısı #1
    Ateşin Çağrısı #2
6) Kar ve Kül #1
    Kar ve Kül#2
7) Geçmişin Yankısı #1
    Geçmişin Yankısı #2   sıralamasıyla çıkmıştır. 

⚜ Ana kitapların yanı sıra kitaplar arası novella olarak adlandırılan kısa hikayeleri de bulunmakta. Yaklaşık 6 tane olan novellalar ülkemizde henüz çıkmadı.

⚜ Dizi şuan 2.sezonu tamamladı. 3. ve 4. sezon için de onay aldı. Umarım sezonlar kitaplarla paralel ilerler. 

⚜  Outlander Hakkında Bilmedikleriniz

ALINTILAR 




"Herkesin içinde sadece kendine ait küçük bir bölge vardır.Orası onun kalesidir.Hayatının en özel ve gizli yeridir.Oraya senden başkası giremez; seni sen yapan yer zaten orasıdır. Bu parçanı kimseye göstermezsin, onu sadece çok sevdiğin kişiye saklarsın.İşte bu benim kalem, barutla havaya uçuruldu. Geriye tüten bir ağaç gövdesi ve küllerden başka bir şey kalmadı. Orada yaşayan küçük şey açığa çıktı, çığlıklar atarak birkaç yaprağın altına saklanmaya çalışıyor ama bu pek işe yaramıyor."



''Önce sen.' 
''Hayır,sen.''
''Neden?'' 
''Korkuyorum.''
''Neden Sassenach?''
''Bunu söylemeye başlarsam bir daha hiç durmadan söylemekten korkuyorum.''
.
.
.
''Kış geliyor geceler çok uzun mo duinne.''
..
''Seni seviyorum.''



''Canımın acımasına dayanırım ama seninkine asla. Bu sahip olduğumdan daha fazla gücüm olmasını gerektirir.''

 ''Gururum incindi ve sahip olduğum tek şey gururum.''


''Bazen  en pişmanlık duyacağımız hareketler en iyi sonuçları doğururlar.''

''Jamie. Jamie gerçekti. Hayatımda başıma gelmiş olan her şeyden çok daha gerçekti, 1945'teki yaşamımdan ve Frank'ten bile çok daha gerçek. Jamie, hassas aşık ve hain hergele.''



''Kanın benim kanım, 
kemiğin benim kemiğim.
Bir olabilmemiz için vücudumu
ölene kadar da ruhumu sana sunuyorum..''



15 Temmuz 2016 Cuma

Ne İzledim? | Ev Karadır


KHANEH SİAH AST / EV KARADIR 



Genel Bilgi:

🎥 İranlı şair Füruğ Ferruhzad'ın ilk ve tek sinema filmidir.
🎥 Senaryonun Füruğ'ya ait olmasının yanısıra yönetmen koltuğunda da Füruğ oturmaktadır.
🎥 Filmin yapımcılığını ise İbrahim Golestan üstlenmiştir. 
🎥 1962 yapımı belgesel,kısa film türünde olan  filmin İMBD puanı 8/10. 

Hikaye

Cüzzamlılar Derneği başkanı tarafından İbrahim Golestan'a gelen teklif üzerine cüzzamlılarla ilgili bir belgesel çekmeye karar verir. İngiltere'de sinema eğitimi alıp dönen Füruğ'ya bunu birlikte yapmalarını önerir. Füruğ bu öneri üzerine kollarını sıvar ve Babadağı Cüzzamlılar Dinlenme Evi'ne keşif gezisine gider. Burası cüzzamlılar tedavi edildiği bir tesis olmasının yanısıra onların ailelerinin de bulunduğu küçük bir mahalle gibidir. Füruğ oradaki insanları ilk gördüğünde şaşkınlık yaşasa da onların da kendi gibi 'insan' olduğunu benimser ve dokunmaktan, eğlenmekten, aynı masada yemek yemekten asla yüksünmez. Filmi başarılı bir şekilde tamamlar. film baştan sona Füruğ'un ön planda olduğu bir filmdir. 



“Bu dünyada çirkinlik kıtlığı yok. Çirkinlik; ona gözlerimizi kapattığımızda büyüyor asıl.”

Yorum

Füruğ ve onun  hayatını pek derin detaylı bilmiyordum. Ancak Kafka Okur Dergisi nin Temmuz-Ağustos sayısında Feyza Altun'un yazısını okuduktan sonra Füruğ'ya ne kadar geç kalmışım dedim. Gerçekten bu zamana kadar okuduğum yazılar içinde en güzel ve etkileyici olanıydı. Füruğ'un hayatıyla ilgili daha fazla şey öğrenmek isterseniz bir an önce Kafka Okur edinin derim. Dergide görünce Ev Karadır'ı izlemem gerektiğine karar verdim ve zaten kısa film olduğundan hemen bitti. Ama etkisi hala kalbimde..
Cüzzam ya da lepra benim önemle araştırdığım ve üzerine sayısız yazı okuduğum hastalıklardan biri. O yüzden filmin beni derinden etkilediğini belirtmeliyim. Filmde özellikle lepranın bulaşıcı olmadığı düzgün tedavi yöntemleriyle ve planlı uygulamalarla düzeltilebileceği üzerine durulması beni sevindirdi. Şuan olmasa da bir dönemin ölümcül hastalığı olan cüzzam hakkında doğru bilgilerin halka ulaştırılmasına en güzel yolun film olarak sunulması ve bunun en doğal haliyle kameraya alınması beni filme hayran bıraktı. Aynı zamanda filmin arka planındaki Füruğ'un sesiyle bütünleşen görüntülerin oluşturduğu sanatsallık bence Füruğ'nun şiirlerinin bir anda ete kemiğe bürünmesi olarak adlandırılabilir.
Hayatınıza bir 20 dk ara verip filme göz atmanızı şiddetle öneririm. Eğer görüntülerden rahatsız olursanız en azından filmde geçen diyalogları okumalısınız. Diyaloglara burdan ulaşabilirsiniz.


Kısa Notlar

🎬 Füruğ film çekimleri sırasında Hüseyin ismli bir çocuğu görür ve onu çok sever. Bu sevgiyi onun vasisi olarak taçlandırır. Böylece uzaklaştırıldığı oğlu Kamyar'ın yokluğunu Hüseyin'le doldurur.
🎬 Film Batı Almanya Film Festivali'nde En İyi Belgesel Filmi ödülünü almıştır.
🎬 Filmdeki diyaloglar Kur'an ve Tevrat'tan alıntılanmıştır.
🎬 Filmdeki erkek sesi İbrahim Golestan'a kadın seni ise Füruğ Ferruhzad'a aittir.
🎬 Çekimler sırasında Füruğ'un elinde yazılı bir metin yoktur ve çekimleri tamamen içinden geldiği gibi tamamlamıştır.
🎬 Filmin montajı da yine Füruğ tarafından yapılmıştır.
🎬 Çekilen bu filmden hiç hoşnut kalmayan İran Hükümeti 1973 yılında 'Ev Aydınlıktır' isimli başka film yaptırmıştır. 
🎬 Filmin sonunda tahtaya yazı yazan çocuğa yazı yazmayı Füruğ öğretmiştir.
🎬 İnternette yazanların aksine film Sadık Çubek'in kitabından uyarlama değildir. Sadık Çubek'in kitabından uyarlanan Deniz Neden Fırtınalıydı? Filmi Füruğ'un oyuncu olarak yer aldığı başka bir filmdir. Ancak tamamlanmamıştır.



''Bana dört tane güzel şey söyle.'' 
''Ay, güneş, çiçekler, oyun''
''Bana üç tane çirkin şey söyle.''

''Eller, ayaklar, baş...'' 



5 Temmuz 2016 Salı

Ne Okudum ? | Ve Bütün Çirkinler Öldürülecek



Boris Vian / Ve Bütün Çirkinler Öldürülecek 


Künye 

📖 Özgün Adı: En on tuera tous les affreux 
📖 İlk Basım Tarihi: 1947
📖 Çevirmen: Olcay Kunal 
📖 Yayınevi: Mitos Yayıncılık
📖 206 sayfa 

Konu 

20 yaşına merdiven dayamış, oldukça yakışıklı, kaslı, bakımlı, çekici ve kızların peşini bırakmadığı bir genç Rock Bailey'nin sıradışı hikayesi. Rock arkadaşlarıyla eğlendiği bir gece hava almak için dışarı çıktığında kaçırılır. Gözlerini açtığında ise kendisini çıplak bir vaziyette bulur. Kendisi gibi çıplak ama mükemmel güzellikteki bir kızla birlikte olması istenir. Ancak Rock'ın kendine koyduğu kurallar nedeniyle 20 yaşına kadar kimseyle birlikte olmayacaktır.Bu nedenle kızı reddeder ve ordan uzaklaşır. Geri döndüğünde arkadaşlarıyla eğlendiği klüpte bir adamın öldürüldüğünü görür. Yakın arkadaşı Gary'le birlikte bu cinayet ve kaçırılma olaylarının peşine düşer. Aralarında bağlantı olduğunu düşündüğü bu iki olayın ucunun dünyadaki bütün çirkinleri yok etmek ve güzel bir ırk oluşturmak isteyen Doktor Marcus Schutz'a dokunduğunu keşfeder. Kitap Rock'ın Doktor Schutz'un peşine düşerek gerçeklere ulaşma çabasını anlatıyor. Kısaca Rock'ın macerasını okuyoruz.


"Kadınlar !!! Biraz kas yapabilmek için, yakışıklı bir çocuk olabilmek için, özgün bir görünüme sahip olabilmek için, hayvan gibi kokmamak için, ayaklarınızla arkadaşlarınızı rahatsız etmemek için, dik yürüyebilmek için, sağlıklı, temiz, eli yüzü düzgün biri olabilmek için kıçınızı yırtıyorsunuz... Gel gör ki, karılar karşılarına çıkan ilk hıyar herife hayran oluyor. Berbat bir şey bu. Yasadışı bir şey."

Yorum

Kitabı tesadüfen keşfederek okumaya karar verdim. Kitapla ilgili olarak internette ve instagramda pek fazla bir yorum yapılmamış bu nedenle daha çok dikkatimi çekti. Boris Vian'ın daha önce Günlerin Köpüğü kitabını okumuştum. (Yorum için Tık tık ). Her ne kadar daha önce kitabını okusam da ara sıra Boris Vian'ın diline ve hayal gücüne tam olarak adapte olamadığımı hissediyorum. Kitabı okurken bir çok kere bırakmak istedim bu nedenle. Ancak yazar kitabın ana fikrini sonda çok güzel bir şekilde vermişti. O yüzden kitabı okuyacaklara tavsiyem sonuna kadar okumanız. Çünkü gerçekten yazdığı cümlelerin altındaki anlamlar çok farklı. Kitabın beni en  çok etkileyen kısmı herkes güzel ve yakışıklıyken ortaya çıkan bir 'çirkin'in herkesten daha fazla rağbet görmesi. İnsan böyle değil mi zaten farklı olana yönelmez mi her zaman ? 

Ayrıca kitapta üstü kapalı bir şekilde faşizm eleştirisi de vardı. Bu Vian'ın dilinin nasıl güzel kullandığını da kanıtlıyordu bana göre.  Lakin kitaba çok bayılmasam da yıllar sonra tekrar okuyup anlamaya çalışacağım nadir kitaplardan oldu. Boris Vian öyle bir kere okuyup geçilemiyor. 

Kısa Notlar

📖 Ve Bütün Çirkinler Öldürülecek Boris Vian'ın Vernon Sullivan takma adıyla yazdığı kitaplardandır.
📖 Vian yazıldıkları dönemde tepki çekebileceği düşüncesiyle bu kitapları takma isimle yayınlamıştır.
📖 Vian kitapta Amerika'yı ayrıntılı bir şekilde betimlemesine rağmen Amerika'ya hiç gitmemiştir.




"Yaşasın tümüyle bir ortak dünyanın çirkinleri!" 

30 Haziran 2016 Perşembe

Ne Okudum ? | Bir Garip Aşk Öyküsü



Carl Johan Vallgren / Bir Garip Aşk Öyküsü

Künye

📚 Özgün Adı: Den Vidunderliga Karlekens Historia
📚 Çevirmen: Ali Arda 
📚 Yayınevi: Metis Yayınları 
📚 312 sayfa

Konu:

On dokuzuncu yüzyılın başlarında, filozof Kant’ın da doğum yeri olan Königsberg’deki bir genelevde bir hilkat garibesi doğar. Doğarken annesinin ölümüne sebep olan bu canavarımsı yaratık sağır, dilsiz ve ürkütücü bir şekilsizliktedir. Ne var ki çok gizli bir yeteneğe de sahiptir: İnsanların zihnini okur, kalplerinin en derininde olup biteni bilir. Herkül adı verilen bu bebeğe hayatın bahşettiği en büyük armağan, onunla aynı gün genelevde dünyaya gelen güzeller güzeli Henriette Vogel ile birbirlerine duydukları kopmaz aşktır.
Ama içinde yaşadıkları dünya –tahmin edebileceğiniz gibi– böyle bir aşkı kaldıramaz, âşıklar birbirlerinden uzağa savrulurlar. Yeteneği başına bela olan, çetin düşmanlar edinen Herkül, on dokuzuncu yüzyıl boyunca aşkının peşinde Avrupa’yı bir ucundan diğerine dolaşır. Tımarhaneler, ucube sirkleri ve manastırların içinden geçerken, dönemin yüksek kurumlarındaki mühim şahısların içyüzüne tanık olur, dehşete kapılır: Gözlerimizin önündeki, kan, hırs ve toplumsal baskıyla, çürüme ve kutsalın kötüye kullanılmasıyla dolu bir tarihtir. İnsan olmanın anlamını sorgularız kahramanımızla birlikte, ama her şey bir yana, garip de olsa sarsılmaz bir aşk öyküsü.







Yorum: 

Kitabın teması aşk olsa da aslında bize o dönem toplumunun kendi içinde kayboluşunu anlatıyor diyebilirim. Toplumu, insanları, aşkı bir çok yönden ele almış yazar. Öyle ki baş karakterin (Herkül Barfus) yaşadıkları sizi üzerken bir kaç sayfa sonra baş kahramana kızabiliyorsunuz. Yine Barfus'un Henriette'e duyduğu aşkı bir bölümde saf bulurken, bir anda saplantılıymış gibi gelebiliyor. Bu bakımdan bir oturuşta okunup anlanacak tarzda bir kitap olmadığını söylemeliyim. Yanı sıra sosyolojik, psikolojik ve felsefik yönden çok değerli bir eser bence. Eşitsizlik, adaletsizlik, yozlaşmışlık kitabın içinde öyle güzel işlenmiş ki her sayfada bambaşka gerçeklerle yüzleştiriyor sizi. Ayrıca yazarın hayal gücü çok güçlü. Anlatımı da oldukça sürükleyici ve etkileyici. Çevirinin kaliteli olması da kitabı daha anlaşılır kılıyor. Baştan sona sıkılmadan okunabilen bir kitap. Kitabın çok fazla duyulmamış ve bilinmiyor olması beni üzdü çünkü hem içerdiği mesajlar ve sorgulamalar hem de edebi yönü nedeniyle mutlaka okuması gereken kitaplardan biri

Yazar Hakkında 



1964'te İsveç'in Linköping kentinde doğdu. Barmenlik ve orman işçiliği de yapan yazarın ilk kitabı Nomaderna 1987'de yayımlandı. Söz ve müziği çoğunlukla kendisine ait şarkıları içeren beş albümle müzik alanında da adını duyuran Vallgren, Malmö, Madrid, Kopenhag ve Berlin'de yaşadıktan sonra Stockholm'e yerleşti.Bir Garip Aşk Öyküsü (Metis, 2006) adlı romanı yayımlandığı 2002 yılında August Strindberg adına verilen İsveç'in en önemli edebiyat ödülü August'u kazandı. Kitapları İsveç'te başka edebiyat ödülleri almanın yanı sıra Almanca, Flemenkçe, Fransızca, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Japonca ve Rusça dahil çeşitli dillere çevrildi. 2003 ve 2006 yıllarında iki ayrı filmde aktörlük yaptı. 

📚 25. İstanbul Kitap Fuarı'na katıldı.
📚 Denizadamı yazarın Türkçe'ye çevrilmiş diğer kitabıdır.


Alıntılar

''İnsan bir hayat yaşadığını sanır,diye içinden bir sesin tısladığını duydu, ama hayat bizim içimizde yaşar.Ve biz onu tükettiğimizde, bizsiz devam eder.''

''Sözcükler, düşünceleri doğururken ölürler.''

''Korkulması gereken çarpık bir beden değil, çarpık bir ruh...''


''Seni hiç unutmadım Herkül. Nasıl unutabilirdim?
 Bu nefes almayı unutmak gibi bir şey olurdu.''


''Okuduğu şairlerden, tedavisi en uzun süren şeyin yıldırım aşkı olduğunu biliyordu.
Böyle bir aşkın acısını dindirecek tek şey vardı: 
Daha fazla sevmek.''







24 Haziran 2016 Cuma

Ne İzlemeli ? | Yazın İzlenecek 5 Romantik Komedi Filmi



Malum yaz mevsimindeyiz ve nedense yaz gelince elimiz kolumuz kalkmadığı gibi klasik, ağır kitaplardan, duygusal şarkılardan ve dram filmlerinden kaçınırız. Daha renkli bizi eğlendiren aşk dolu, romantizm dolu ve komedi dolu filmlere, kitaplara vururuz kendimizi. Özellikle de evdeyseniz canınız da hiç kitap okumak istemiyorsa film izlemek daha cazip görünür gözünüze. Heehh işte öyle bir haldeyseniz bu listeye bir göz atın derim.

Bu liste benim genel olarak her yaz izlediğim ya da canım sıkkın olunca açıp baktığım filmlerden oluşuyor. 

🎬 🎬 🎬 🎬 🎬

1) CRAZY, STUPID, LOVE (ÇILGIN, APTAL, AŞK)

    İMBD:  7,4/10 
⭐️


KONU:
Kusursuz bir evliliği ve güzel mi güzel çocukları olan Cal Weaver'ın hayatı karısının ondan ayrılma isteğiyle alt üst olur. Hayatının aslında o kadar da güzel olmadığını fark eden Cal bir barda tanıştığı yakışıklı ve flörtöz Jacob'ın koçluğunda tekrar bekar hayatı yaşamaya başlar. Ancak işler pek de hayal ettiği gibi gitmez. 



2) HITCH (AŞK DOKTORU) 

    İMBD: 6,6/10 ⭐️


KONU:
Alex Hitchens para karşılığında erkeklere istedikleri kadını elde etmeleri için yardımcı olan bir aşk doktorudur. Sara ise bir dedikodu gazetesinde köşe yazarıdır. Sara'nın hakkında yazı yazdığı son kişi Alex'in müşterisinin elde etmeye çalıştığı kadın olunca işler karışır. 



3) LIFE AS WE KNOW IT (BAŞIMIZA GELENLER)
     
     İMBD: 6,6/10 ⭐️


KONU: 
Bir restoran işletmecisi olan Holy ve televizyonda spor programı yönetmeni olan Eric felaketle sonuçlanan bir randevuda bir araya gelir. Birbirlerinden nefret eden ikili vaftiz kızları Sophie'nin bakımını üstlenmek zorunda kalırlar. Bu nedenle aynı evde yaşamaya başlarlar.


4) THE PROPOSAL (TEKLİF)

    İMBD: 6,7/10 ⭐️



KONU:
Kitap editörlüğü yapan Margaret sınır dışı edilmekle karşı karşıya kalır. Yeni işinden ve ülkesinden ayrılmak istemeyen Margaret asiatanı Andrew ile nişanlı olduğunu öne sürer. Bu yalan Andrew ve Margaret'ın hayatını karıştıracaktır. Bir yandan göçmenlik bürosunu ikna etmeye çalışan Margaret bir yandan da Andrew'un ailesiyle tanışmak zorunda kalır.


5) STEP UP (SOKAK DANSI FİLM SERİSİ)
    
     

Listenin sonu en sevdiğim dans filmleri olan Step Up serisi tabi ki.. Serinin en çok ilk iki filmini seviyorum ben ama hepsi ayrı güzel... Aşk, dans ve müzik dolu bu seriyi izlemeyen çok şey kaybediyor benden söylemesi.

Filmlerin İMBD puanları;

🌸 Step Up 1 (Benimle Dans Et) - 6,5/10  ⭐️



🌸 Step Up 2 (Sokak Dansı) - 6,2/10 ⭐️



🌸 Step Up 3 (Sokak Dansı 3D) - 6,2/10 ⭐️


🌸 Step Up 4 (Sokak Dansı 4: İsyan) - 6,5/10 ⭐️



🌸 Step Up 5 (Sokak Dansı 5: Rüya Takımı) - 6,0/10 ⭐️



☀️ ☀️ ☀️ ☀️ ☀️